BALKABAĞI
Bal kabağının
kökeninin her ne kadar Kuzey Amerika ile ilişkili olduğu düşünülse de, yapılan
araştırmalarla M.Ö 7000 ile 5500 yıllarında Meksika’da bal kabağı tohumlarına
rastlandığını biliyoruz. Ancak bal kabağının ilk defa adlandırılışına
baktığımızda karşımıza Yunanca çıkıyor. Tarih boyunca “popon, ponpon, pumpion”
gibi farklı isimlerde telaffuz edilen bal kabağı, Amerikan sömürgecileri
tarafından “pumpkin” olarak adlandırılıyor ve bugün İngilizce’den bal kabağı
olarak tüm dünyaya yayılıyor.
Çok eski dönemlerden beri özellikle Amerika yerlileri
tarafından temel gıda maddesi sayılan bal kabağı; lifli, nişastalı ve zengin
vitaminli oluşu nedeniyle önemli bir besin kaynağı sayılıyor. Soğuk saklama
yöntemlerinin gelişmediği bir dönemde, tarladan toplandıktan sonra serin bir
yerde 6 ay kadar bozulmadan muhafaza edilebilen bu sebze, bu sebeple her evde
tercih edilmeye başlıyor. Aynı zamanda bal kabağını birçok tarifte içi oyularak
ve bir pişirme kabı olarak görmek mümkün.
Geleneksel Arjantin mutfağında ise kabağın içi oyularak
sığır eti ve çeşitli malzemelerle fırında veya köz ateşte pişiriliyor. Turuncu
renkli bal kabakları ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda
gibi ülkelerde kutlanan Cadılar Bayramı'nın vazgeçilmez sembolü turuncu renkli
bal kabaklarıdır. Bal kabağı ile cadılar bayramı için güzel süslemeler de
yapılabilmektedir. Aynı zamanda kabak bitkisinin çekirdekleri de yemiş olarak
halk arasında çok sevilmektedir. Ülkemize 17. yüzyılda giren ve Anadolu iklim
şartlarına uyum sağlayan bal kabağı hızla çeşitleniyor ve ikinci anavatanı
haline geliyor. Osmanlı mutfağında da kullanımına rastlanan bal kabağının
popülerliğinin ise uzun bir geçmişi var. Anadolu’nun bazı köylerinde kabağın
içine pirinç, çam fıstığı, badem, çeşitli kuru meyve gibi malzemeler konularak
bal kabağı dolması veya pilavı yapılıyor. Hatay usulü kireçte kabak tatlısının
da mutfağımızda ayrı bir yeri olduğunu söyleyebiliriz.


Yorumlar
Yorum Gönder